Turkiye de bir turlu tutturamayip da taa oteki kitada gorustugumuz , cok sevgili arkadasimiz Fazile ve sirincik kizi Gulperi. Aksaminda klasik Turkluk yapip(!) raki sofrasi yaptigimiz esi Sezgin de vardi ama ne o aksamki masadan ne de Sezgin den foto yok yanimda :))
Rakiyi ve mezeleri nasil mi bulduk? Fazile nin adada yasayan kuzeni Devrim de varmis raki, e bizde de beyaz peynir ve siyah zeytin vardi yol boyu tasidigim, biraz domates, salatalik biraz karpuz.. E daha ne olsun de mii? :))
Rastam nasi olmus hehe? :))
Anlami yokmus gibi gorunen son fotoda bir aydir hasret kaldigim yorgurt (nihayet normal yogurt, cunku burdaki yogurtlarin hepsi sekerli!) ve kana kana ictigim ayraaannn!! Ben ki her yemekte yerim bunu neredeyse.. Bu arada yemeklerimiz tutmeye basladi bile of of.. :):))



Nehirde yasayan cocuklarin pervasizca oyunlari, gulusleri, mutluluklari.. Bu cocuklar beni cok etkiledi. Yarim saat onlarin karsi tarafa kayikla odun tasiyislarini , tasasiz kahkahalarindan hayati ne kadar oyuna aldiklarini izledim. Bu iki-uc kafadar bana kendi cocuklugumu animsatti. Onlardan biri olmayi istedim o an... Belki de onlardan biriyimdir hala.. :))
Laung Prabang diye bir yer burasi. Mekong`u besleyen Nam Khan nehri var bir de kasabayi cevreleyen. Zamaninda Fransizlarin etkisinde kalmis bayagi turistik bir yer . Burayi cok sevdik. Degil bir , hele hele iki tane nehir olursa benim sevmemem mumkunmu zaten? :)
Ince uzun kayiklarla gittigimiz magara ve koylerden goruntuler var yukarda. Insanlari .. nasil desem... hemen kirilivericekmis gibi... yavru kedi gibi... sirca gibi... yine tarihin etkisi var sanirim. Ben burda uzun uzun yazamayacagim ama cok zor zaman gecirmisler, kirilganliklari bu yuzden olsa gerek diye dusunuyorum..
Asagidaki fotolarda da dillere destan Mekong`tan gun batimi var. (Iki kare arasinda karar veremedim :))
Bu karelerde de gordugunuz gibi cekik gozluler var :) Ne sekerler dimi ? :)


